GÖYNÜK/ŞEBİNKARAHİSAR’A DAİR BİLDİKLERİM VE HATIRALARIM

GÖYNÜK (Göğnük) Şebinkarahisar ‘ın kadim Rum köylerinden biri olmasına rağmen ismi Türkçe ormandan yakılarak açılan yer anlamındadır. Bir vadinin dere yatağında bulunan köyün vadinin her iki yakasının ormanlarla kaplı olması dolayısıyla adı ile örtüşen bir coğrafyası  vardır.

Mübadeleden önce 70-90 arası haneden müteşekkil bir köydür. Mübadele ile  yerleştirilen göçmenler arazilerini Şebinkarahisar koylülerine satarak başka şehirlere görmüşlerdir.

Köyde tarihi yapı olarak bilinen bir kilise  ve bir manastır mevcuttur.  Kilisenin 19. Yy sonlarında inşa edildiğini tahmin ediyorum (Licese , Asarcık kiliseleri ile eş zamanlı olarak) .  Meryem Ana Manastırı ise köy yerleşiminin  karşısında ormanın eteğine inşa edilmiştir. Daha doğrusu inşaatı  devam ederken tamamlanamadan Mübadele ile karşı karşıya  kalınmıştır. Manastırın tepesindeki deliğin yıkılma değil tamamlanamamasından dolayı kaldığı  bilgisini Karacaören köyünde  yaşayan 1980 li yıllarda vefat eden Osman Oruç koylülerine söylemiştir.

Göynük ‘te yaşayan Rum ahali hayvancılık yanında  aynı zamanda şimdi adı Şaplıca olan Gedehor  köyünde ki şap madenine odun taşıyarak geçimlerini sağilamışlardır. Odunu kendi köylerinin dışından Üçköprü ormanından getirmeye  gayret göstermişlerdir.

Tahıl ekiminin verimli olmadığı köyde su kaynaklarının bolluğu nedeniyle çayır hasadı halen bolca yapılmaktadır. Köyde  yaşayan rumların arpa-buğday üretimini  Karacaören köyünde ve diğer köylerde yarıcılık yaparak temin etmişlerdir. Halen köyde bulunan Osmanlı dönemi eski tapularda (Tahalah mevkii) Karacaören yolu (köyün batısında yer alan yayla kıranında) tapu sınırı olarak görülmektedir. Halen dedemden kalma tapularımız mevcuttur.

Dikkatimi çeken başka birşey Göynüğün Rum köyü olmasına rağmen mevki adlarının Türkçe olmasıdır. (Karaçayır, Lorçayırı, Han-zimet boğazı,Sehel hanımın
“GÖYNÜK/ŞEBİNKARAHİSAR’A DAİR BİLDİKLERİM VE HATIRALARIM” yazısını okumaya devam et

Göynük Şebinkarahisar Panoramik fotoğraf

Göynük/Şebinkarahisar
Göynük'e yaptığımız geziden hatıra