Türkiye Aydınlarının Anakronizmi

Yaşadığımız günlere ve olaylara bakarsak türk aydınının kendini ifade ve meselelere çözüm üretmede anakronik kaldığını açık seçik görebiliriz. Çağı okuyamama hastalığı olarak da ifade edebileceğimiz anakronizm günümüzde batı aydınının da bir sorunu olmasına rağmen Türkiyeli aydınlarda daha belirgin hale gelmiştir. Batının temel paradigmalarında menfaat esaslı düşünce sistemi geçtiğimiz yüzyıl boyunca epey iş görmüş, batı medeniyetini belli bir seviyeye taşımıştır. Genelde doğunun özelde Türkiyeli aydınların problemli yaklaşımları ve kopyacılığı medeniyetimizin terakkisinin önune taş koymuştur.

Batı insanının mantalitesi ile uyuşan felsefi yaklaşımlar Doğu toplumlarında feci sonuçlara ve paradokslara yol açmıştır. Şöyle ki; menfaati en üst düzeyde tutmayı amaçlayan batı toplumundan doğuya doğru gidildikçe hakça paylaşım temel ekonomik anlayış olmasına rağmen, ısrarla batı düşüncesi doğu toplumlarına empoze edilmiş, sonuç olarak da bohem bir hayat süren, sömürgeci anlayışta bir toplum katmanı meydana getirilmiştir. Hiçbir değer kabul etmeyen bu toplum katmanı ekonomik faydasını maksimize etmek için her girişimi mübah görmektedir. Toplumun çoğunluk katmanı ile çatışmayı göze alarak 150 yıldır bu anlayışını devam ettirmektedir. Asıl sorun yukardaki anlattıklarım değildir, Türkiyenin aydınlarının ortaya çıkan bu durumdan dolayı bir sıkıntı hissetmeden batının felsefi yaklaşımları ile yola devam etmek istemesidir. Şimdi bunu örnekleri ile daha bir ayrıntılı, anlaşılabilir hale getirelim.

Birincisi batının kişisel faydayı en üst düzeye çıkaran ekonomik yaklaşımı ile yola devam edecekmiyiz? Yoksa bir yol ayrımı kavşağındamıyız?, Eğer yol ayrımındaysak yolumuza hangi sosyolojik donelerle devam edeceğiz. toplumun idaresinde koşulsuz kabul ettiğimiz demokrasinin paradokslarını çözüp kendi toplumumuza nasıl eklemleyeceğiz? Şöyle ki çoğulcu demokrasinin paradoksu olan azınlık haklarının çoğunluğun değerleri ile çatışmasında nasıl bir yol izleyeceğiz? Eğitimde seküler bir anlayışla devam edersek ilerde ne gibi sonuçlar alabiliriz, yok eğer seküler anlayıştan vazgeçip yeni bir model ortaya koyacaksak modern bilimleri eğitim sistemimize nasıl eklemleyeceğiz?

Özgürlükleri batı gibi mi algılayacağız yoksa kendimize özgü yeni ve evrensel bir tanım mı ortaya koyacağız, çünkü batının tanımladığı bazı özgürlükler medeniyetimizin temel değerlerini adeta dinamitlemektedir. Sağlıklı birey ve toplum, yaşanabilir çevre konusunda batı değerleri ile devam mı edeceğiz? Yukarıda anlattıklarım genelde doğu ,özelde türkiye aydınının anakronizmalarının örneklerinden bazılarıdır. Acilen aydınlarımızın bu anakronik( çağın dışında kalma ve çağı anlayamama) durumdan çıkıp meselelerimize çareler üretmesi gerekir yoksa krizlerle bir yüzyıl daha yaşıyamayız.

Batı medeniyeti olaylara kendi tarihsel penceresinden yaklaşmış ve kendi çağdaş değerlerini üretmiştir. Batının değerler topluluğu mutlak doğruları ihtiva etmediği gibi, batı dısında kalan ve batı medeniyetinin değerleri ile çelisen değerlerde mutlak yanlış olarak algılanmamalıdır. yukardaki fikriyyatımızı örneklendirecek olursak: yıllar yılı batı standartlarında kadın hakları savunanlar acaba bugün batılı kadınların açmazları olan fuhuş, doğurganlık azalması,aile kurumunun zayıflaması gibi kronikleşen meselelere bir çözüm önerileri varmı? Çözum onerileri varsa batı tipi kadın hakları anlayışına nasıl monte etmeyi düşünüyorlar…..

Batıda guclu finansal sistem ve kurumsal buyume uzerine kurulu kar maksimizasyonunu hedef alan kalkınma modeli sorgulanmadan doğu medeniyyetine gecis yapmalı mı? yoksa doğu medeniyyet eleginden gecirilerek hayata gecirilmelidir. batı ekonomisine direkt entegrasyon halinde faiz, luks talep vb konular bir cözüme kavuşturulmadan gercek anlamda entegrasyon sağlanabilir mi?

Daha bir cok konuda kronikleşen
problemleri ortaya koyabiliriz fakat konunun anlasılabilmesi icin bu kadarını kafi görüyoruz.

Bu türden problemler aşılmadan Türkiyeli aydınların anakronizmi aşılamaz, aşılamayan problemler bizleri dunya devletleri ile entegrasyon yerine eritip yok olmaya varacak olan asimilasyona götürür.

Yücel Başaran_ Duman köyü Şebinkarahisar